28 Şubat 2018 Çarşamba

Ho Chi Minh City



Bir kaç yıl önce yaptığımız Çin gezimiz ile Uzakdoğu'nun coğrafyasına ve kültürüne hayran kalmıştık. Bir yıl önce Hong Kong, Tayland ve Singapur gezimiz ile geniş bir alanı daha tanıma fırsatı bulmuştuk. Sırada şimdi Vietnam ve Kamboçya var ve biz daha da heyecanlıyız çünkü bu kez ilave olarak her iki ülkede de yakın geçmişte yaşanan acıların izlerini de göreceğiz.
İstanbul'dan havalanan uçağımız ile önce Singapur'a ve kısa bir bekleme sonrası Vietnam'ın Ho Chi Minh şehrindeki Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanı'na iniyoruz. Buraya İstanbul'dan THY ile aktarmasız uçabileceğinizi de söyleyelim. Havalimanından şehre taksi veya otobüs ile yaklaşık 20 dakikada ulaşabilirsiniz. Şehir içi ulaşımda ise taksi ve otobüs bulunuyor ama temel ulaşım aracı meşhur tuktuklar. Zaten kafanızı nereye çevirirseniz hep motor göreceksiniz. Şehrin nüfusu yaklaşık 8,5 milyon ve trafiğe kayıtlı motor sayısının yaklaşık 9,5 milyon olduğunu söylersek durumun ciddiyetini sanırım anlarsınız.
Ho Chi Minh City, eski adı ile Saygon, Vietnam'ın en büyük kentidir. Şehir adını Vietnam'ın bağımsızlığına kavuşmasında önemli rol oynayan önderleri Ho Chi Minh'den alıyor. Vietnam halkının kısaca Ho amca dediği Ho Chi Minh'in gerçek ismi Nguyan That Tanh. Ho Chi Minh'in kelime anlamı ise aydınlatan demek. Şehir Amerikan destekli Güney Vietnam'ın yönetim merkezi iken, 1975 yılında Kuzey Vietnam savaşı kazanıp, kuzey ve güneyin birleşmesi sonucu Saygon olan ismi Ho Chi Minh City olarak değiştirilmiştir. Evet, Fransız kültürü ile renklenmiş ama mistik atmosferini koruyan ve bizim çok beğendiğimiz güzel Vietnem şehri Ho Chi Minh City'deyiz.
Gezilecek yerler: Şehir büyük olmasına rağmen görülmesi gereken yerlerin büyük çoğunluğu birbirine çok yakın konumda ve yürüme mesafesindedir. Notre Dame Katedrali (Notre Dame Cathedral) ile başladık. 1877-1883 yılları arasında, Paris'teki Notr Dame Katedrali'nin kopyası olarak inşa edilmiş. Katedral'in yanında ise Merkez Postane Binası (Central Post Office / Buu Dien Trung Tam) bulunuyor. Sarı renkli güzel bina 19.yy.da inşa edilmiş ve şehrin önemli yapılarındandır.Halen postane binası olarak kullanılan binanın mimarı Eyfel Kulesi'ni de yapan Gustav Eifel. Binanın içerisinde ise Ho amcanın kocaman bir resmi size gülümsüyor.


Nehre doğru ilerlediğinizde solunuzda göreceğiniz güzel bina Opera Binası (City Opera House / Na Hat Thanh Phö). Yolun karşısına geçip ara sokağa girdiğinizde ise uzunlamasına kocaman bir meydana ulaşılıyor. Trafiğe kapalı meydan Nguyen Hue. Yeni yıl kutlamalarına denk geldiğimiz için her yer cıvıl cıvıl ve çok kalabalık. Yerel halk çoluk çocuk yerel kıyafetler ile yeni yılı kutluyorlar.  Şehrin en yüksek binası ve meşhur Rex Otel de yine meydanda bulunuyor.


Meydanın sonuna doğru Ho amcanın büyük bir heykeli ve arkasında mimarisi ile dikkat çeken Belediye Sarayı (City Hall) bulunuyor.


Ho Chi Minh City'de mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geniş bir alana yayılmış olan Yeniden Birleşme Sarayı (Reunification Palace) ile hemen iki yanında yer alan Savaş Kalıntıları Müzesi (War Remnants Museum) ve Soykırım Müzesi'dir (Revolution Museum). Yeniden Birleşme Sarayı 1962-1966 yılları arasında yapılmış ve ABD'nin desteklediği Güney Vietnam yönetiminin karargahı olarak kullanılmış. 30 Nisan 1975'te Kuzey Vietnam kuvvetlerine ait bir tankın sarayın kapısından içeri girmesi ile savaş son bulmuş ve kuzey-güney birleşmesi ile bağımsızlık ilan edilmiş. ABD kuvvetleri o kadar hazırlıksız yakalanmışlar ki tank kapıdan girdiğinde ABD helikopterleri ile tahliye halen devam ediyormuş. O günün anısına bir tank saraya dönük olarak aynı yerde sergileniyor. Sarayın içini gezmeyi ihmal etmeyin. Ziyaret her gün 07.00-11.00 ile 13.00-16.00 saatleri arası ve giriş ücreti 40.000 Dong.


Birazda alışveriş diyorsanız vereceğimiz tek adres Ben Tanh Market. Nguyen Hue'den bir kaç dakikada ulaşabileceğiniz bu pazarda aradığınız her şeyi bulabilceğinizi söyleyebiliriz ama pazarlık etmeyi unutmayın. Pazarın biraz ilerisinde Hint tapınağını  görüp ara sokaklarda biraz gezinip yorgun bir şekilde otelimize dönüyoruz.


Bunlarda şaşırdıklarımız: Şehrin her yerinde inanılmaz bir motorsiklet trafiği var. Buna trafik yerine keşmekeş desek daha doğru olur. Durup yol verirler diye de asla beklemeyin. 6 kişinin bir motora bindiğini görünce, burada toplu taşıma aracının da motor olduğunu anladık :)
Şehirler arası çalışan kırmızı renkli otobüsler gördük ama yine şehirler arasında da ana ulaşım aracı motorlar. Şehirler arasında belirli aralıklarla hamak dinlenme tesisleri de bize ilginç geldi. Motor üstünde yorulanlar hamaklarda bir süre dinlenip yollarına devam ediyorlar.
Tarlaların ortasında gördüğümüz mezarların ise hikayeleri ilginç.Halkın en önemli geçim kaynağı tarım, bu nedenle de toprak önemli. Ailenin yaşlıları kendisi öldükten sonra mirasçılar toprakları satmasın diye tarlanın ortasına gömülmeyi vasiyet ediyormuş ki tarlada mezar olan bir toprağı kimse almaz diye düşünüyormuş. Bize çok akıllıca geldi :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder