KKTC, Sicilya ve Sardunya adalarından sonra Akdeniz'deki en büyük ada olan Kıbrıs Adası'nda yer almakta olan ve biz Türkler için Yavru Vatan olan bir vatan toprağıdır. Çok güzel iklimi, coğrafyası, huzuru, deniz, sahili, tarihi ve eğlenceli yaşamı ile her yıl milyonlarca turisti çeken tatil adasıdır.
KKTC'ye ulaşım: En güzel haber, KKTC biz Türkiye vatandaşlarına vize uygulamıyor, dahası pasaportta gerekmiyor. Cebinizde daima taşıdığınız nüfus cüzdanınız yeterli. Orası da bizim vatanımız, normal olan da bu zaten. Böyle olunca da ister hava, ister deniz yolu ile son derece kolayca yavru vatana ulaşabilirsiniz. Bütün büyük şehirlerimizden atlıyorsunuz uçağa direkt veya en azından aktarmalı, hooop Lefkoşa Ercan Havalimanı'ndasınız. Ercan Havalimanı başkent Lefkoşa'ya 23, Girne'ye 44 ve Gazimağusa'ya 50 km. uzaklıktadır. Burada 3 alternatife sahipsiniz. Bizdeki Havaş gibi çalışan havaalanı otobüsleri (KIBHAS), taksi ki bunu pek tavsiye etmeyiz çünkü mesafeler uzak olduğu için pahalıya gelir. Üçüncü alternatifiniz ise araç kiralamak. Araç kiralamada dikkat edilecek en önemli konu, trafiğin İngiliz usulü soldan olması, elbette direksiyonun da sağda olması. Başta biz de biraz ürktük ama dikkatli olursanız çok sıkıntı yaşamazsınız. Şehirlerarası yollarda elektronik radarlardan dolayı ve KKTC vatandaşlarının relaks olmalarından dolayı, zaten trafik yavaş akıyor. Hemen alışacaksınız ama biz yine de söyleyelim, göbekte öncelik göbeğe önce girende, yani ben anlamam dalarım göbeğe demeyin. Araba kiralarsanız sadece önemli şehirleri görmekle kalmaz, dere tepe her yere ulaşabilirsiniz. Amacınız adanın her yerini gezmek ise, tavsiyemiz araç kiralamanızdır.
Adaya ülkemizden ulaşmanın diğer yolu ise elbette deniz yolu. Taşucu/Mersin ve Alanya'dan Girne'ye veya Mersin'den Magosa'ya feribotla ulaşabilirsiniz. Alanya-Girne ulaşımı 3.00-3.30 saat, Taşucu-Girne ulaşımı ise 4.00-4.45 saat sürmektedir. İsterseniz kendi arabanız ile gidebileceğiniz de aklınızda bulunsun, hiç değilse araca yabancılık çekmezsiniz. Ada içerisinde tren, metro troleybüs gibi toplu taşıma yok, en yaygın toplu ulaşım dolmuş olup son sefer saatlerini öğrenmeyi unutmayın. Yani Lefkoşa'yı gece 23.00'a kadar gezip atlar dolmuşa Girne'ye giderim derseniz, yüklü bir taksi parası vermeye hazır olun.
Girne gezilecek yerler: Girne'de gezilecek yerleri, Girne merkezi ve Girne çevresi olarak değerlendirmek mümkün. İsterseniz gezinize liman ile başlayabilirsiniz. Sahil boyunca sıralanan çok sayıda restoran ve kafe bulunuyor. Her zaman açlığınızı giderebilirsiniz ancak özellikle akşamları ambiyans çok güzel oluyor. Limanın sonunda tüm heybeti ile duran Girne Kalesi şehrin simge yapılarının önde geleni, Girne fotoğraf ve kartpostallarının da vazgeçilmezi. Kale içerisinde önemli yapılara da ev sahipliği yapıyor. St. George Kilisesi, 1570 yılında Kıbrıs'ın fethi sırasında şehit düşen Osmanlı amirali Cezayirli Sadık Paşa'nın lahiti, bir çok arkeolojik kalıntının da bulunduğu, Batık Gemi Müzesi ve diğer dokuz müze, Lüzinyan dönemine ait zindan ile balmumu canlandırmalar mutlaka görülmelidir. Kalenin içini ve üstünü gezmek için bolca zaman harcayacaksınız, özellikle deniz ve şehir manzarasının esiri olacaksınız. Hazır liman bölgesinde iken isterseniz günübirlik tekne turlarına katılarak, harika koyları yakından görme fırsatı yakalayabilir veya bir çok turistin gelme nedenleri arasında olan casino alternatifini de şehirdeki bir çok otelde tecrübe edebilirsiniz. Girne merkezde caddelerde bol bol gezindiğinizde ne çok mağaza ve dükkan varmış diyeceksiniz. Mağazalarda göreceğiniz pahalı markalara dikkat ediniz, genellikle taklit ürünlerdir ama alkol, çay ve sigara fiyatlarının çok avantajlı olduğunu göreceksiniz. Yaşadığınız şehirde bulma olanağınız yok ise, adaya ait hellim peynirinden çokça almanızı öneririz, ızgarasının keyfi inanılmaz olur. Türkiye'de ordu pazarları kapandı ancak burada merkezde bulunan büyük ordu pazarı, tüm yerlilerin de rağbet ettiği güvenli alışveriş yapacağınız bir yerdir. Girne merkezinde görülecek yerleri bir dolu güne sığdırabilirsiniz, gerisi keyfinize ve zamanınıza kalmıştır ancak şehrin civarına da bir kaç gün ayırmanız gerektiğini unutmayın. Çok güzel şehir manzarası seyredip, bolca fotoğraf çekeceğiniz üç tane kale bulunmaktadır. hepsi de Lüzinyanlardan kalma olan kalelerden birini görmenizi öneririz, bu St. Hilarion veya Bufavento Kalesi olabilir. Burada tarihimizin anısına ziyaret etmenizi önereceğimiz yerlerden biri, Barış Harekatı Çıkartması'nın yapıldığı sahil ve Karaoğlanoğlu Müzesi ve Şehitliği'dir. Göreceğiniz bir diğer önemli yer, şehre 4-5 km. uzaklıkta, Beşparmak Dağları'nın eteklerinde yer alan ve anlamı Barış Manastırı olan, Bellapais Manastırı'dır. Manzara harika, halka açık ve aracınız ile rahatça çıkabilirsiniz.
Lefkoşa'da gezilecek yerler: Lefkoşa, Kuzey Lefkoşa ve Güney Lefkoşa olarak ikiye ayrılmış, aynı zamanda iki ayrı devletin (KKTC ve GKRY) başkenti olan şehir konumundadır. Bizim anlatacağımız yer elbette KKTC sınırları içerisinde olan başkentimiz Lefkoşa olacak. KKTC'nin gözde tatil şehri Girne, öğrenci kenti Gazimağusa, ekonomi, kültür ve sanat merkezi de Lefkoşa'dır. Şehirde görülecek yerlerden biri, Atatürk Meydanı'dır. Meydan ve çevresinde bir çok tarihi bina bulunmakta ama Venedik Sütunu veya Dikilitaş olarak bilinen sütun dikkat çekmektedir. Üzerinde 6 İtalyan ailesinin arması bulunan sütun, 1550 yılında Venedikliler tarafından inşa edilmiş. Sütun üzerinde eskiden St. Mark aslanı bulunuyormuş. Osmanlıların Sarayönü Camii önüne kaldırdığı 6 m. yüksekliğindeki sütunu, İngilizler 1915 yılında bugünkü yerine koymuşlar. Meydanda tipik İngiliz koloni mimarisinde inşa edilmiş olan Kuzey Kıbrıs Yüksek Mahkemesi Binası da mimarisi ile dikkat çekmektedir. Meydan devamında çok zaman geçireceğiniz bir alışveriş bölgesine ulaşacaksınız. Uzun Yol veya Ledras Caddesi başta olmak üzere, cadde boyunca sağlı sollu dizilmiş mağazalarda ilginizi çekecek ürünleri mutlaka bulacaksınız. 13. yy.da inşa edilmiş olan ve Tarihi Ayasofya Katedrali olarak bilinen gotik Katedral, daha sonra camiye dönüştürülerek Selimiye Camii adını almış ve 16. yy. da iki adet minare eklenmiştir. Lefkoşa'da görülecek bir çok cami ve kilise var ancak Lefkoşa'da ayakta kalmış en büyük tarihi bina olması nedeniyle de çok önemlidir. Selimiye Camii'nin hemen yanında tarihi Bedesten ve onunda yakının da Büyük Han bulunmaktadır. 1570 yılında inşası başlamış olan han, bugün şehirde görülebilecek en eski Türk yapılarındandır. Şehirde Büyük Han gibi daha bir çok han bulunmaktadır. Bizim yorgunluk attığımız Kumarcılar Han veya halkın arasındaki adıyla Seyyar Çalgıcılar Hanı, Büyük Han'dan sonraki en büyük handır. Lefkoşa'da mutlaka görülmesi gereken tarihi yapı Lefkoşa Surları ve şehre girişi sağlayan Girne ile Mağusa Kapısı'dır.
Gazimagosa'da gezilecek yerler: Tarihi zenginliği, altın rengi kumsalları ile bilinen şehre artık öğrenci kenti ünvanını da ekleyebiliriz. Adanın en güneyinde bulunan bu güzel liman kenti, genelde Girne ve Lefkoşa'nın gölgesinde kalsa da KKTC'ye gelindiğinde mutlaka görülmesi gerekir. Şehirde ilk görülmesi gereken yer, şehri çepeçevre saran 3 km. uzunluğundaki Lüzinyan dönemine ait surlar ve sur içerisindeki tarihi yapılardır. Surlar içerisinde rahatlıkla yürüyerek tüm görülmesi gereken yerleri görebilirsiniz. 1298-1312 yılları arasında Lüzinyalılar döneminde inşa edilen ve adanın en güzel gotik yapısı olan St. Nicholas Katedrali, ada Osmanlıların eline geçtikten sonra (1571) Lala Mustafa Paşa Camii adı ile camiye dönüştürülmüş ve ibadete açılmış. Cami muhteşem görüntüsü ile görülmesi gereken yapıların başında gelmektedir. Lala Mustafa Paşa Camii yakınında, yine bir dönem kilise olan ve sonradan camiye dönüştürülmüş olan Sinan Paşa Camii bulunmakta. Sur içerisinde bulunan St. George of the Greeks Kilisesi ise çok az bir bölümü ile ayakta durmaya çalışıyor. Kilisenin karşısında Othello Kulesi bulunmaktadır. Kule adını Shakespeare'in yazdığı tragedyadan almıştır. Kule girişinde St. Aziz'in aslanı ve giriş üstünde 1492 tarihini gösteren kabartmalar var. Sur içerisine deniz tarafından giriş kapısı Deniz Kapısı (Sea Gate) isimli tarihi kapıdır. Kale surlarının üzerine taş merdivenleri kullanarak çıktığınızda harika Akdeniz ve liman manzarası, geriye döndüğünüzde ise harika sur içi manzarayı, özellikle devasa görüntüsü ile Lala Mustafa Paşa Camii'yi göreceksiniz. Sur içerisinde mutlaka görülmesi gereken bir diğer yer Namık Kemal Zindan Müzesi'dir. Namık Kemal, Vatan yahut Silistre oyununun İstanbul'da oynanmasının ardından Kıbrıs'a sürgüne gönderiliyor ve burada 38 ay zindanda tutuluyor. Bina 1993 yılında restorasyon ile müzeye dönüştürülüp, ziyarete açıldı. 1974 yılından önceki yıllarda ünlü tatil beldesi Maraş, bu tarihten sonra halka tamamen kapalıdır ancak giriş hakkımızı kullanarak gezdiğimiz Maraş bölgesinin harabe yapısını görme şansını yakaladık. Şehre 6-7 km. mesafede bulunan Salamis Antik Kenti mutlaka görülmelidir. Türkiye için Efes Antik Kenti ne ise, KKTC için de Salamis odur. Salamis görülmeden gezilecek bir ada turu kesinlikle eksik kalacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder