21 Mart 2016 Pazartesi

Üsküp





Bizim ÜSKÜP

Balkanların en güzel şehirlerinden Üsküp, yaklaşık 800.000 nüfusuyla da Makedonya’nın en büyük şehri ve başkentidir. 500 yılı aşan süre Osmanlı toprağı olarak yaşayan Üsküp’te atalarımızın ayak izlerini çok kolay takip edebilirsiniz. Bugün ise bu zengin tarihe ilave olarak inanılmaz bir modern kent sevdası ile çalışıyorlar. Modern mimari yapıları ve çok sayıdaki heykelleri ile parmak ısırtırken, sessizce kendimize “acaba heykel sayısı biraz abartılımı? ” dedik doğrusu. Balkanlarda turizmin yükselen şehri olduğuna emin olabilirsiniz, muhtemel tek eksikleri tanıtım olsa gerek.

Ulaşım: Ülkemizden Üsküp’e her gün düzenli uçak seferleri ile yaklaşık 1,30 saatte, ayrıca Avrupa'nın diğer şehirlerinden de uçak ile ulaşabilirsiniz. Üsküp havalimanı Alexander the Great yani Büyük İskender Havalimanı, şehir merkezine yaklaşık 20-25 km. mesafededir. Havalimanı’nın çıkışında solda bekleyen Vardar Ekspress’i kullanarak 30 dakika içerisinde veya taksi ile şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Vardar Ekspress otobüsleri için bileti havalimanındaki kendi ofislerinden (175 MKD) alabilirsiniz. Otobüsler, Otobüs Terminali dahil, pek çok önemli noktaya da uğruyor. Havalimanı taksileri için yaklaşık 20 € öderken, havalimanı dışına çıkıp, pazarlık ile daha da ucuza taksi bulabilirsiniz. Üçüncü alternatifiniz olan taksi kiralama ise, Ohri veya Manastır gibi şehirleri görmenizde de kolaylık sağlayacağı için düşünülebilir. 
Ülkemizden Üsküp'e ulaşımda uçak haricinde otobüs alternatifini de kullanabilirsiniz. Çeşitli firmalardan saat ve ücret karşılaştırması için internette araştırma yapmanızı öneririz. Üsküp Otobüs Terminali şehir merkezine yakın konumda olmakla beraber yine buradan da şehir merkezine ulaşmak için Vardar Ekspress'i kullanabilirsiniz. 
Üsküp'te metro ve tramvay bulunmadığı için en yaygın toplu taşıma aracı otobüslerdir. İki farklı otobüsden iki katlı olanlar devlete, tek katlı olanlar ise özel işletmelere ait. Mesafeye göre ücreti değişen bileti, bilet gişelerinden veya otobüs şoföründen alabilirsiniz. Taksilerin çoğunda taksimetre bulunduğu ve fiyatlarda uygun olduğu için kullanılbilir. Şehir içinde gezilecek yerlerin çoğunluğu ise trafiğe kapalı alanda ve yürüme mesafesindedir. Hem bizden hem de çok ucuz bir şehirdesiniz, keyfini çıkarın.

Gezilecek yerler: Üsküp birçok Avrupa şehrinde olduğu gibi şehri ortadan bölen bir nehir ve nehrin iki yakasına kurulmuş bir şehir. Vardar nehrinin ortadan böldüğü şehrin kuzey yakası kalesi, camileri, çeşmeleri ve halen bugün de Türk çarşısı olarak bilinen birçoğu Osmanlı eseri ile burası bizden dedirten eski şehir bölgesidir. Nehrin güneyindeki bölge ise yüksek katlı binaları ve modern görüntüsü ile yeni şehir bölgesidir.
Gezimize tarihi eski şehir bölgesin Üsküp Kalesi’nden başlıyoruz. Kale Roma döneminden kalma ve doğal olarak hakim bir araziye konuşlanmış. Bir çok kez yangın ve deprem yaşamış ve çok fazla da restore edilmediği için gözümüze güzel görünmedi. İçerisinde gezilecek çok fazla yapı olmadığı için fazla zaman ayırmadan kaleden ayrılıyoruz. Kale yakınında bulunan Uluslaraarası Balkan Üniversitesi’ni (International Balkan University)   dışarıdan görüp, bir an önce tarihin izlerini sürmek için çarşı bölgesine geliyoruz. Bölgede önce Mustafa Paşa Camii (Mustafa Pasha’s Mosque) görüp eski çarşı veya diğer adı ile Türk Çarşısı’na geliyoruz. Bu çarşı Osmanlı döneminde en parlak dönemini yaşamış, bugün de satılan ürünlere baktığınızda kendinizi küçük bir Anadolu kasabasında hissedersiniz. Çarşı içerisinde bulunan bedesten ise çarşıya güzel bir hava katıyor. 





Bu bölgeyi etrafındaki Osmanlı eserleri ile bir bütün olarak gözlemlemekte fayda var. Çarşı civarında bir çok Han (Kurşunlu Han, Sulu Han ve Kapan Han) bulunmaktadır. Çifte Hamam ve Davut Paşa Hamamı yine burada bulunan iki eserdir. 1531 yılında İsa Bey tarafından inşa edilmiş olan Çifte Hamam ismini kadın ve erkekler için ayrı yapılmış iki girişinden almıştır ancak günümüzde sanat galerisi olarak kullanılmaktadır.





Çarşı bölgesi gezimizi tamamlayıp nehir istikametine yürümeye devam ediyoruz. İlk gördüğümüz ve daha devamında çok miktarda göreceğimiz heykellerden ilki, Philip II Makedonski Heykeli oluyor. Philip II Heykeli o kadar ilgimizi çekiyor ki sağımızdaki St. Demetricus Kilisesi ile Holokost Müzesi’ne (Holocaust Museum) ise şöyle gözümüzün ucu ile bakıyoruz. Nehir kenarına biraz daha yaklaştığımızda ise Kiril alfabesinin mucidi olan St. Sv. Kiril ve Metodi Heykelleri’ni görüyoruz.



Nehir kenarında ise köprünün sağında ve solunda iki görkemli bina bulunmaktadır. Bunlardan biri Makedonya Mücadelesi Müzesi (Museum of the Macedonian Struggle) diğeri ise Arkeoloji Müzesi (Archaeological Museum of Vardarska). İki muhteşem bina, etraflarındaki muhteşem heykeller ve tarihi köprü görüntüsü ile Avrupa’nın en önemli turistik şehirlerine bende varım diyen bir Balkan şehri.


 Yorulduk, dinlenmenin ve dinlenirken de göz banyosu yapmanın en güzel noktası Vardar Nehri kenarında bir süre oturmak oluyor. Köprüden olabildiğince uzakta Milenyum Haçı gözümüze çarpıyor. Oraya gitmeyi düşünmüyoruz ama elimizdeki notlardan hakkında biraz bilgi verebiliriz. Milenyum Haçı 2002 yılında Vodno Dağı’nın tepesinde Makedon Ortodoks Kilisesi tarafından yapılmış. Haç 66 metre yüksekliğinde ve asansör ile yukarı çıkılabilmektedir. Haç yanında cafe, restoran ve hediyeliklerin satıldığı dükkanlar bulunmaktadır. Taş Köprü’yü önce oturduğumuz yerden seyrediyoruz, sonra yakından inceliyoruz. Köprünün yapım zamanı ile ilgili çeşitli rivayetler bulunmakla birlikte genel kanı Fatih Sultan Mehmet zamanını işaret etmektedir. Makedonya Meydanı ile Eski Çarşı arasındaki tarihi köprü, 214 metre uzunluğunda, 6 metre genişliğinde ve 12 kemerlidir.


Vardar Nehri’nin karşı kıyısı ile kocaman bir meydan ile başlıyor. Makedonya Meydanı şehrin kalbi konumunda ve her daim turistlerin ilgi merkezinde olan meydanın ortasında Büyük İskender Anıtı (Anıtın Büyük İskender’e ait olduğu tartışmalıdır) ve ona yakın mesafede bir çok anıt bulunuyor. I. Justinianus Anıtı, Dame Gruev Anıtı, Gotse Delchev Anıtı hemen aklımıza gelenler. Meydan çevresi yüksek binaları, cafe,restoran ve mağazaları ile Üsküp’ün modern yüzüdür.




 
Göreceğimiz iki yer kaldı. Önce meydanın hemen yakınındaki Rahibe Teresa Evi’ni (Memorial House of Mother Teresa) görüyoruz. 1979 yılında hayırsever faaliyetlerinden dolayı NOBEL Barış Ödülü alan, Rahibe Teresa anısına yapılmıştır. 2009 yılında açılışı yapılan evin alt kısmı müze olarak, üst katı ise kilise olarak kullanılabilmektedir. Son olarak buradan Pella Meydanındaki Makedonya Tak’ını (Gate Macedonia) görmeye gidiyoruz. Tak’ın yapımına, Üsküp 2014 projesi kapsamında, 2011 yılında başlanmış ve Ocak 2017 yılında tamamlanmıştır.  Tak, 21 metre yüksekliğindedir ve tarihi olayları betimleyen 32 adet rölyef ile süslenmiştir. Gezimizi bitiriyoruz ama aklımıza her geldiğinde kendimize şunu fısıldayacağız “Bizim Üsküp


"Gördüğüne inan, duyduğunu kenara at"   Kızıldereli sözü


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder