5 Mart 2017 Pazar

Bangkok

Hong Kong'dan başladığımız uzakdoğu gezimizin ikinci ayağı olan Bangkok'tayız. Tayland'ın en büyük şehri ve başkenti Bangkok'un yaklaşık 10 milyon nüfusu bulunuyor. Thai dilinde anlamı "Melekler Şehri" ve ülkenin para birimi Baht. Baht kullanımı bizim için çok kolay, bir sıfır attığınızda yaklaşık bizim liramıza denk geliyor yani 100 baht=10 TL.
Gezimize başlamadan sizlere Suvarnabhumi Uluslararası Havalimanı'nda gördüklerimizi anlatmak istiyoruz. 2006 yılında yapımı tamamlanan havalimanı gezginlere iyi bir başlangıç yaptırıyor ve tamam, doğru yerdeyiz dedirtiyor. Havalimanının ortasına yerleştirilmiş dev ejderhanın fotoğrafını çekmeyen birine rastlamak zor. Havalimanı zaten sanat eseri, tuvalete ise sanki müzeye girer gibi giriyorsunuz ve ellerinizle hiç bir yere dokunma gereği duymadan çıkıyorsunuz.





Neyse, konumuza dönelim, havalimanı şehre 25 km. uzaklıkta ve en önemli ulaşım aracı, en alt kattaki raylı bağlantı (Airport Rail Line). 06.00-24.00 saatleri arasında çalışan tren ile şehrin bir çok önemli noktasına ulaşabilirsiniz ancak ray üzerinde iki sistem çalışıyor. Şehir Hattı (City Line) tüm istasyonlarda duruyor ve son istasyon olan Phaya Thai yaklaşık 30 dk. sürüyor. Fiyatı gideceğiniz istasyonun uzaklığına göre değişiyor ve 15-45 baht arası değişiyor. İkinci hat Ekspres Hattı (Express Line) her istasyonda durmuyor ve Phaya Thai istasyonuna ulaşması 16-17 dk. sürüyor, fiyatı ise 150 baht. Diğer alternatifleriniz olan taksi ve otobüs için bilgi sahibi değiliz.
Gezilecek Yerler: Uzakdoğu kültürünü sevenler ve özellikle fotoğraf tutkunları, emin olun çok doğru bir yerdesiniz. Zenginliğin de, yoksulluğunda uç noktalarına dokunacaksınız. Tapınakların görkemi, sayısı ve ibadetleri ile şaşıracaksınız. Masajın ne olduğunu burada keşfedeceksiniz. Dünyanın en ilginç ve tek, su üzerindeki pazarlarını burada göreceksiniz. Ya doğası...işte o hiç anlatılamaz, haydi başlayalım.
Biz gezimize dünyanın en meşhur tapınaklarından olan Altın Buda Tapınağı (Wat Tramit) ile başladık. 5 ton saf altından yapılmış heykel, dünyanın altından yapılmış en büyük ve en pahalı buda heykeli. 3 metre yüksekliğindeki heykelin yapımı 13. yüzyıldır. İlginç bir hikayesi var ama hikaye gerçek. Komşuları ile uzun yıllar savaşırlarken o dönemin kralı önemli her şeyi saklatıyor, altın buda ise üzeri kireç kaplatılarak saklanıyor ama yıllar içerisinde kireçle kaplı heykelin içerisinde altın heykel unutuluyor. 1955 yılında heykel Wat Tramit'e taşınırken çarpma sonucu alçı kırılıyor ve içinde altın buda heykeli olduğu görülüyor. Heykel ve tapınak 08.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açık.



Gezdiğimiz bir başka tapınak ise Yatan Buda Tapınağı (Wat Pho). Wat Pho, Bangkok'ta bulunan 30.000 den fazla tapınağın en eskisi ve en büyüğü. Çok geniş bir alana yayılmış olan tapınakta elbette Yatan Buda Heykeli çok ilgi çekiyor. 45 m. uzunluğunda, 13 m. yüksekliğindeki, altın kaplama heykeli fotoğraflamak gerçekten çok zor.


Tapınakta belki en ilgi çeken yer buda heykeli olabilir ama bahçede gezerken kendinizi masal içerisinde buluyorsunuz. Burada farklı mimarilerde pek çok tapınak ile uzun uzun kuleler yer alıyor. Stupa denilen bu kuleler aslında mezar ve sayısı 4 adet. Bunların her birinin içinde dönemin ilk 4 kralının külleri bulunuyor.



Tapınakta diğer bir ilgi çekici yer, ülkenin ilk üniversitesi ünvanını da almış olan ve günümüz Thai masajının ilk çıktığı yer olan bina. İnsan vücudunun çok detaylı araştırıldığı, bir nevi tıp fakültesi olan binada, din adamları tarafından insanları iyileştirmek maksadı ile başlayan uygulamalar ile bugünkü Thai masajı doğmuş.



Chao Phraya Nehri şehri ortadan ikiye bölüyor ve şehrin içerisinde ise onlarca kanala dönüşüyor. 375 km. uzunluğundaki nehrin, 35 km.lik kısmı Bangkok'tan geçiyor ve bu hali ile uzakların Venedik'i yakıştırmasını fazlası ile hakediyor. Nehir üzerinde yaptığımız tekne turu ise emin olun Venedik'i gölgede bırakıyor. Kanallarda gördüğümüz yoksulluğun fotoğrafı ile ana kanaldaki modern yaşam inanılmaz bir çelişki yaratıyor. Kanalda bir tapınak önünde tekne duruyor ve elimizdeki ekmekleri nehre atmamızla beraber nehir kabarıyor ve binlerce kedi balığı nehri savaş alanına çeviriyor.

Gün batımına doğru kanallardan Chao Phraya Nehri'ne çıktığımızda ise nehir boyunca inanılmaz bir
manzara bize eşlik ediyor. Bangkok'un en modern yüzü burada, aynı zamanda tekne turunda Kraliyet Sarayı ile Wat Arun Tapınağı'nı da görme şansını yakalıyoruz.



Günün yorgunluğunu gidermek ve karnımız doyurmak için Tayland'ın en büyük deniz mahsulleri restoranı olan, Sea Food Market'e gidiyoruz. Burada usul, pazar arabası ile seçerek istediğiniz deniz mahsulünü alıyorsunuz, sebze - meyvelerinizi alıyorsunuz ve içeceğinizle beraber siparişinizi veriyorsunuz. Yemekten sonra ise Bangkok'un en meşhur gece pazarı olan ve daha çok taklit ürünlerin satıldığı PatPong Gece Pazarı'na geçiyoruz. Gece yaşamının da kalbi olan pazarda bol pazarlıkla alışveriş yapıyoruz ama doğrusu pazarın çevresi bize pek tekin gelmediği için işimizi bitirip otelimize geçiyoruz.


Ertesi gün gittiğimiz Yüzen Pazar ise tam bir görsel şölen sunuyor. Dünyanın en ilginç pazarlarından birisi. Tayland'da yapılacak aktivitelerin kesinlikle birinci sırasında geliyor.Zaten öncesinde de hazırlıklı olduğumuz ve fotoğraf makinemizi hazırladığımız için, hem tekne ulaşımı boyunca hem de Yüzen Pazar'da bol çekim yapıyoruz, sonrasında alışveriş yapıp tropikal meyvelerin tadına bakıyoruz.



Yüzen Pazar sonrası Bangkok'a dönüyoruz, önce karnımızı doyurup sonra şehri gezmeye devam ediyoruz. Çin mahallesi, Demokrasi Anıtı, Bakanlıklar Caddesi, Eski Parlamento Binası, Kraliyet Malikanesi ziyareti sonrası Masaj ve günün sonu. Yarın ise yeni bir günde Pattaya'dayız.
















 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder