17 Mart 2016 Perşembe

Lüksemburg

Lüksemburg, Almanya, Fransa ve Belçika'nın ortasına sıkışmış bir ülkedir ve başkenti de ülkenin adı ile ortak, Lüksemburg'dur. Tüm ülke nüfusu yaklaşık 600 bin, başkentin merkez nüfusu ise 100 binin biraz üzerindedir yani Avrupa ve dünyanın en küçük ülkelerinden birisidir. Kendi küçük olan ülke için sahip olduğu özellikler bir hayli büyüktür. Mesela işsizlik % 0 ve kişi başına düşen milli gelire göre (yaklaşık 114.000 dolar) dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Orta Çağ'dan günümüze ulaşan mimari yapıların çok iyi korunmuş olmasından dolayı, ülke UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alır. Tarihinde iki kez Avrupa Kültür Başkenti olmasını sağlayan ülke insanları, sanatsal etkinlikler ile de çok ilgilidir. Dünya'da okuma yazma oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri olma haklı gururunu da yaşayan ülke de, siz bu satırları okuduğunuzda Lüksemburg dünyada bir ilke daha imza atmış olacak. 2020 tarihi itibari ile tüm ülkede toplu taşıma araçları, tıpkı öğrenci servislerinde de olduğu gibi, artık ücretsizdir. Ülke zengin olunca, yıllık 40 milyon € üzerinde olması beklenen maliyeti düşünmüyor haliyle.
Ülkenin deniz ile bir bağlantısı bulunmamakla beraber, orman ve yeşil konusunda da çok zengindir. Başkenti ise, kuzeyinde Alzette Nehri ile güneyinde Petrusse Nehri arasında konumlanmıştır. Meşruti Monarşi ile yönetilen ülke, Avrupa'nın en eski prensliklerinden biridir. Halk, Almancanın bir şivesi olan Lüksemburgca yanında Almanca ve Fransızca da konuşmaktadır. Lüksemburg’da sonbahar ve kış soğuk ve oldukça yağışlı olduğundan, yağışsız ve güneşli bir havanın hâkim olduğu ilkbahar ve yaz mevsimlerinde ziyaret etmeniz en doğru zaman olacaktır.

Ulaşım: Ülkemizden Lüksemburg'a direkt olarak, yaklaşık 3 saat 20 dakikalık bir uçuşla ulaşabilirsiniz. Lüksemburg Findel Havalimanı şehrin 6 km. doğusundadır. Havalimanından şehre iki hattı otobüs veya taksi ile ulaşabilirsiniz. 16 No.lu otobüs hafta içi her 10 dk. da bir, hafta sonu ise her 20 dk. da bir olmak üzere 30 dk. dan daha kısa bir sürede, 29 No.lu otobüs ile de hafta içi her 15 dk. da bir, hafta sonu ise her 30 dk. da bir olmak üzere yaklaşık 20 dk. da şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Şehir merkezine ulaşımın bir diğer yolu ise taksidir.
Şehre tren ile ulaşmışsanız, Merkez Tren İstasyonu (Gare Centrale) şehir merkezine yürüme mesafesine olduğu için yürüyebilir ya da otobüsler ile 5 dk. da şehir merkezine ulaşabilirsiniz.
Şehir içerisinde görülecek yerler yürüme mesafesinde olduğu için araca ihtiyaç duymayabilirsiniz veya en yaygın kullanılan otobüsler, 25 güzergah ile ihtiyacınızı karşılayacaktır. Bu güzergahların çoğu tren istasyonundan ve merkez otobüs istasyonu Hamilius'dan geçmektedir.

Gezilecek Yerler:
Lüksemburg’un en geniş meydanlarından biri, yalnızca yayalara açık olan, Guillaume II Meydanı'dır. Hollanda Kralı ve Lüksemburg Dükü olan II. William’ın atlı bir heykelinin de bulunduğu meydanda göreceğiniz Turist Ofisi'nde, harita ve bilgi alabilirsiniz. Meydan etrafında görülmesi gereken bir çok yapı bulunmaktadır. Büyük Dukalık Sarayı (Palais Grand-Ducal)rönesans tarzında bir saraydır. Saray 1895 yılından beri Lüksemburg Büyük Dükü'nün devlet başkanı olarak görevlerini yerine getirdiği resmi konuttur. 1960'lı yıllarda yenilenmiş, 1991-1996 yılları arasında restore edilmiş ve yabancı devlet başkanları burada kabul edilmektedir. Muhafız değişim törenine denk gelirseniz keyifle izleyebilir ve yaz aylarında yapılan rehberli turlar ile de sarayı gezebilirsiniz. Rezervasyon şartının zorunlu olduğu turun ücreti 6 €'dur. Bileti meydandaki turizm ofisinden alabilirsiniz. Sarayın arkasında ise Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi ile Şehir Tarih Müzesi gezilebilir.


Meydan yakınında bulunan bir diğer yapı Belediye Binası'dır (Hotel de Villa). Meydan civarını gezdikten sonra kendinizi şehrin arnavut kaldırımlı dar sokaklarına ve güzel mağazaların da bulunduğu Grand-Rue'ye bırakabilirsiniz. Lüksemburg Notre Dame Katedrali (Cathédrale Notre-Dame), şehirdeki en etkileyici dinî yapılardan biri. Katedral, 1613 yılında yapılmış ve gotik mimarinin etkileyici örneklerinden biri olarak göze çarpıyor. Pencerelerdeki vitraylar, tavanları süsleyen resimler ve duvarlardaki fresk ve kabartmalar görülmeye değer. Katedral, haftanın 7 günü ziyarete açık ve girişi ücretsiz.



Katedral yakınında iseniz, 21 metre yüksekliğinde granit bir dikilitaş ve üzerinde elinde defne çelengi tutan kadın heykelini (Anı Heykeli-Monument of Remembrance) görecekseniz. Heykel, 1.Dünya Savaşı'na gönüllü katılan Lüksemburgluları temsil ediyor. Eğer şehre tur ile gelmişseniz, heykel civarı tur otobüslerinin de park alanı olup, geziye de buradan başlanmaktadır. Buradan baktığınızda göreceğiniz güzel köprü, Adolphe Köprüsü'dür. 

            


Adolphe Köprüsü (Ponte Adolphe) şehrin iki yakasını birbirine bağlamasının yanında güzel mimarisi ile de dikkat çekmektedir. İki katlı köprünün üstü araç trafiğine açık, 2018 yılında yayalar ve bisikletliler için bir alt güverte ilave edilmiş. Köprü adını 1890-1905 yıllarında ülkeyi yöneten Grand Duke'den almış, uzunluğu 153 metre, yerden yüksekliği ise 42 metredir.


Köprü üzerinden şehrin iki yakasının manzarası, köprünün altından geçen Petrusse Nehri'ni de kapatan yeşil vadi (Parcs de la Petrusse) manzarası çok güzeldir, hele bir de gün batımını yakalarsanız tadından yenmez.

        

Tur ile gelmişseniz genelde aşağıdaki yeşil vadiye inilmez ama zamanınız var ise siz mutlaka inin ve yürüyüş yapın. İlk gelişimizde aklımız kalmıştı ama 2. gelişimizde bunu gerçekleştirdik, itiraf edelim Lüksemburg gezimizde en keyif aldığımız an, bu parkta yaptığımız yürüyüş oldu.  
 




 







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder