2 Mart 2019 Cumartesi

Varanasi


 Agra gezimizi tamamlayarak, gezginlerin Hindistan'a gelme nedenlerinden olan Varanasi şehrine hareket ediyoruz. Şehir, yaklaşık 5000 yıllık tarihi ile dünyada üzerinde hayatın devam ettiği en eski şehirlerden biri. Şehrin eski tarihteki Benares olan adı sonradan kuzeydeki Varuna Nehri ve güneydeki Assi Nehri'nin isimleri birleştirilerek Varanasi'ye dönüştürülmüş. Varanasi, Hinduizm'in en kutsal yerlerinden birisi, burası Tanrı Şiva'nın şehri. Milyonlarca Hintli inanan, yüzyıllardır buraya hac için geliyor. Biz şehre gelirken iki konuda bilinçliyiz, burası tüm ülkede hijyen sorununun tavan yaptığı ama sahip olduğu mistik hava nedeni ile de çok renkli bir şehir. Dünya'nın hiç bir yerinde benzerini göremeyeceğiniz sahneleri göreceksiniz, haliyle fotoğrafçılar için bir cennet burası. Kısaca çok etkileneceğiniz ve yaşamınız boyunca unutamayacağınız bir şehir, Varanasi. 

Şehre ulaşım: Şehirde bulunan Varanasi Lal Bahadır Shastri Havalimanı, ülke içerisinden şehre ulaşmada iyi tercih olmakla beraber malesef ülkemizden direk uçuş bulunmamaktadır. Delhi'den yaklaşık 100 dakikada ulaşılabilen havalimanı, şehrin 20-25 km. kuzeybatısında bulunuyor. Şehre yakınlığına bakarak taksi ile kısa sürede ulaşabileceğinizi düşünmeyin, bir saate yakın zaman gerekiyor. Havalimanından araç kiralama alternatifiniz var ancak şehir içerisinde yollar çok dar olduğu için kiralayacağınız araç size sorun olacaktır. Havalimanından şehre otobüs ile de ulaşma imkanınız var ama en doğru seçim, pazarlık yaparak bineceğiniz taksi diyoruz. Ödeyeceğiniz ücret, pazarlık gücünüze göre 500-1000 rupi arası değişebilir.
Varanasi'ye ulaşmanın bir diğer yolu trenler ancak Delhi'den 12-13 saat, Mumbai'den yaklaşık 30 saat sürdüğünü ve hijyen tarafını da düşünerek karar vermelisiniz. Şehirde biri büyük diğeri küçük iki tren istasyonu bulunmakta, şehre daha yakın olan ise büyük istasyondur. Otobüs ile de şehre ulaşabilirsiniz ama bu konuya girmeyi düşünmüyoruz.

Şehir içi ulaşım: Şehrin içi daracık ve labirent gibi caddeler, bir de rikşa trafiğinden dolayı araç trafiğine uygun değil. Ulaşımda hem yerellerin hem de turistlerin tercihi rikşa (rickshaw). Rikşalar arasında ise farklılıklar var. Bisiklet rikşa, adından da anlaşılacağı gibi bir sürücünün kullandığı ve arkasında yanyana 2 kişinin oturduğu araç. Yavaş yol alabildiği için çevreyi izleme fırsatı veriyor, mutlaka deneyimleyin ancak 4-5 km.den fazla mesafelerde yorucu olabiliyor. Diğer rikşa türü ise motorlu rikşalardır. Bunlar 4 veya 8 kişilik olabilir ama daha fazla insan bindiğini görebilirsiniz. Şehir içerisinde genellikle 4 kişilik olanlar kullanılyorken 8 kişilik olanlar ise genelde şehirin dış mahallelerine ya da şehirler arası ulaşımda kullanılıyor. Unutmadan söyleyelim, bu kıtada rikşa veya benzer araçlara genelde tuk tuk denir. 


Gezilecek yerler:
Bir gece konaklayacağımız şehre geldiğimiz bugün önce kısa bir şehir turu yapıyoruz, daha sonra Ganj Nehri kıyısına geçerek, her akşam düzenlenen bir kutsal törene katılıyoruz. Ganj Nehri'nin tanrısı olan Ganga için Ganj Nehri kıyısında  Deepmala (Aarti) törenine katılarak farklı bir deneyim yaşıyoruz. Aarti töreni çanların ve zillerin çalınması ile başlıyor. Toplanmış olan halk hep bir ağızdan ilahiler söyleyerek tanrı Ganga'ya saygılarını sunuyorlar. Aarti ritüeli, hava durumu ne olursa olsun yılın her günü akşamı tekrarlanıyor.


Sabah erkenden kalkıp Ganj Nehri'nde tekne gezintisi planımız malesef başarısız oluyor çünkü tekne sahiplerinin topluca çalışmama kararı aldıklarını öğreniyoruz. Bu durumu çokta umursamıyoruz çünkü burada bulunmamızdaki asıl amaç, ölü yakma törenini izlemek. Sabah çok erken otelden çıkıp Ganj kenarına gelip nehri gündüz gözü ile görüyoruz. Nehir boyunca, erken kalkıp gelen hinduların Ganj'da kutsal banyolarını şaşkınlıkla izliyoruz. Burada her gün, günde iki kere olmak üzere, doğan günü karşılamak, batan günü uğurlamak için ve günahlardan arınmak için özel olarak yapılmış basamaklardan Ganj'a girip yıkanıyorlar.



 

Bu esnada yüzünü gösteren güneşin oluşturduğu manzara ise gerçekten harika. Fotoğrafçılar için bulunmaz fırsatlar doğuyor.





Yan yana olan bu Ghat'lardan ilerleyerek, bir kaç dakika içerisinde ölülerin yakıldığı yere ulaşıyoruz. Yakım törenini olabildiğince yakından izlememizde sakınca yok ancak fotoğraf çekilmesini cenaze sahipleri istemiyorlar. Rehberimiz tarafından da bu konuda uyarıldığımız için saygımızı gösterip yakından çekim yapmıyoruz. Atmosfere bakıldığında burada dindar Hindu'lar için ölmenin ve öldükten sonra küllerinin Ganj'a dökülmesinin kutsiyetini anlıyorsunuz. Hindular burada ölürlerse reenkarnasyondan kurtulacaklarına yani dünyaya tekrar tekrar gelme probleminden kurtulacaklarına ve Tanrı ile bir olacaklarına inanıyorlar. Ölümün yaklaştığını düşünen yaşlı ve hastalar ülkenin her yerinden buraya ölümü beklemeye geliyorlar. İnançlarına göre çocuklar, hamile kadınlar ve yılan sokması sonucu ölenler yakılmıyor. Yılanın iyileştirici gücü olduğuna inanılıyor bu nedenle onları bir sala konup Ganj'a salıyorlar, çocuk ve hamile kadınları ise ayaklarına ağırlık bağlayarak nehre atıyorlar. Yakılacak ölüler, yaklaşık 400-500 kiloluk odunların üzerinde kefenli olarak yatırılıyor, nehrin suları ile el ve ayakları yıkanıyor sonra aile yakınları ölü etrafında defalarca dönüyorlar ve yakma işlemine geçiliyor. Karmaşık duygular ile alandan ayrılıyoruz.

 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder